Hayvanlar Alemi
İstediğiniz yere bir jaguarın sırtında gitmek ister misiniz? Kışın havalar soğuduğunda bir tavşanın tüyleri arasında ısıtmayı... Şirin, uzun kulaklı bir köpeğin her zaman ayaklarınıza dolanmasını... Mükemmel bir atın sürekli bacaklarınızın arasında olmasını... Ya da bir şahinin kanatları arasında yolculuk etmek... Peki, bir timsaha dokunmak...
Hayvan sevenlerin bu sorulara hemen evet diyeceğini duyar gibiyim... Hayvan sevmeyenler de evet diyeceklerdir. Çünkü burada sözünü ettiğim hayvanlar, gerçek hayvan değiller. Bu hayvanlar evden sokağa, otomobilden uçağa, televizyondan sinemaya her yerde; siyasetten spora, borsadan sağlığa her alanda kullandığımız markaların, iletişim kurmak için kullandıkları simgelerden /logolardan, markalardan başka bir şey değiller.
Hayvanları sevsek de sevmesek de onlara ne kadar muhtaç olduğumuzu sadece bunlara bakarak anlamamız mümkün. Bir şey anlatmak için onlardan örnekler veriyoruz. Dilimizde hayvanların davranışlarından türettiğimiz yüzlerce deyim ve atasözü var. Beslenmek, ısınmak, korunmak, giyinmek ve hatta sevgi için de yine onlara muhtacız. Birbirimizle iletişim kurmak için bile onları kullanıyoruz.
Burada beni ilgilendiren ise markalar ve logoları. Hayvanlarla ilgili bu yazı nereden çıktı diye soracaksınız. Hemen cevaplayayım. Türkiye Hayvan Hakları Platformu'ndan Ayfer Uzunoğulları, hayvan hakları ile ilgili bir ilan çalışması istemişti. Hayvan hakları üzerine düşünürken, o zamana kadar farkında olmadığım şeyi görme olanağım oldu. Kullandığımız markaların çok büyük bir kısmı hayvan isimleriydi. Bu markaların anlattığı şeyler ya direkt olarak hayvanın kendisiydi ya da o hayvanın olumlu bir özelliği. Yani kısaca, ticari iletişim kurarken hayvanları birer grafik simge olarak kullanıyorduk. Hayvanları simgeleştirerek onların güçlerinden yararlanmak binlerce yıl öncesine dayanır. İlkçağdan ilkel dinlere, şamanizmden budizme ve sonunda da günümüze kadar ulaşan bir olgu. Temelinde bilinmeyenden kaynaklanan, kötülüklerden korunma ve o hayvanın özellikleriyle özdeşleşerek güç kazanma isteği ve amacı taşımış. Tarih boyunca bir çok kavim ve aile de hayvanların olumlu yönlerini kendilerine simge olarak seçmişler ve diğerlerinden bu özellikleriyle ayrılmaya çalışmışlardır. Günümüzde ise hayvanların simge olarak kullanıma daha çok markaların logolarında görülmektedir. Hayvanlar, markalarda olumlu bir imaj ve tutum yaratmak amacıyla kullanılıyor. Çünkü hayvanlar her zaman çocukların da yetişkinlerin de ilgisini çekerler, saftırlar ve onları kullandığınız için hiçbir ücret ödemeniz gerekmez.
Şimdi gelelim her an elimizin altında olan şu logo hayvanlara...
Önce siyasetle başlayalım. ANAP, kurulduğundan beri arıyı logo olarak kullanıyor. Arı gibi çalışkan olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. DYP atı geçmişten, Adalet Partisi'nden devralmıştı. Adalet Partisi atı, sürekli hareket halinde olan bir güç, şahlanan Türkiye'yi canlandırıyordu.1980 sonrası pasif siyasi ortamda doğan DSP için beyaz güvercin,toplumsal barış ve uzlaşmayı simgeliyor. MHP'nin 1980 öncesi kullandığı kurt ise mitolojik bir anlatıma sahip. Türklerin kurtulması için yol gösteren Asena adlı kurdu kullanmışlardı. Liberal Demokrat Parti, önceki logosunun eşcinselliğin simgelerinden biri olduğunu anladıktan sonra şimdi ne anlama geldiği pek açıklanamayan yunusu da eklemek lazım.
Otomobiller... Jaguar, hızı anlatıyor. Tofaş'ın kuş serisi olan kartal, şahin, doğan ve serçe de aynı şekilde hızı ve özgürlüğü simgeliyor. Volkswagen, kaplumbağayı ev gibi koruyan bir anlatımda kullanıyor. Peugeot aslanı, Porche de atı kullanıyor. Fulda lastikleri de panteri. Shell ise bir istiridyeyi.
Giyim... Ünlü Lacoste markası timsahı, Mustang vahşi bir atı, LC Waikiki şempanzeyi, Hush Puppies cins bir köpeği.
Hayatımızın vazgeçilmez parçası futbol. Fenerbahçe sarı kanaryayı, Beşiktaş kara kartalı, Galatasaray aslanı kendini anlatmak için kullanıyor.
Kötü alışkanlıklar... Artık, kullanılmasa da Camel sigarasının Türk tütününü anlatmak için kullandığı deve, Marlboro'nun Amerikayı simgeleştiren vahşi atları, Wild Turkeys'in hindisi...
Ve diğerleri... Koç grubu, soyadlarından kaynaklı olarak koçu, Kelebek Mobilya yine adından kaynaklı olarak kelebeği, Migros keseli olduğu için kendi market arabalarını hatırlatan kanguruyu, neden olduğu pek anlaşılmasa da Gima aslanı, Türk Hava Yolları uçmayı net olarak anlattığı için kuşu, Yapı Kredi leyleği, İmar Bankası atı, Denizli ilimiz horozu, Vaillant ve Playboy tavşanı...
Büyük olasılıkla gelecekte bunlara yenileri eklenecek. Çünkü, yukarıda da dediğim gibi ürünler satılabilmek için markalara dönüşmek zorunda. Markalar da belli özellikleri kendilerinde barındırıp, hedef kitle üzerinde olumlu bir tutum geliştirmeye yönelecekler. Bunun için de en güzel yol, sevimli bir hayvanı kullanmak. Artık, onlara (hayvanlara) daha çok değer vermek zorundayız sanırım...
(1995 - 2010 arasında yayınlanmıştır.)
(Bu yazının tamamını ya da bir bölümünü, kaynak göstermeden lütfen başka bir yerde kullanmayınız. Kaynak: Bülent Fidan. www.bulentfidan.com)
#Marka #Reklam #Pazarlama #İletişim #İllüstrasyon #Akademik #startup #planbdiscovery #markaelçisi #markadeneyimi #pazarlamadakuşaklar #sürdürülebilirlik #Jenerikmarka #marka #Marketing #markadanışmanı #brandmap #brandangel #bülentfidan #müşterideneyimyolculuğuharitası #markatasarımı #brandsuiteistanbul #MarkaDanışmanlığı #emtiamalürünhizmet #markasözlüğü #MarkaYönetimi